top of page
Writer's pictureilterisdogan

‘ Argumenta non sunt numeranda, sed ponderanda.’ Deliller sayılmaz, tartılır.


Dünyanın farklı bölgelerinde uluslararası inşaat projelerinde müteahhitlik yapan firmalarımızın en çok destek ihtiyacı duydukları konuların başında ‘hak talepleri’ geliyor.


İnşaat piyasasındaki yüksek rekabet, kar marjlarını şiddetle baskılarken, kontratların yönetiminde yapacağımız çok basit hataların neticelerinin kardan kayıplar değil, proje net zararı ile neticelenme riskini gündeme getirebiliyor.

İşte tam da bu sebeple, hak talepleri, bazen ihale/teklif aşamasında, bazen de projenin ilerleyen dönemlerinde müteahhitler için ‘can suyu’ veya ‘can halatı’ olarak görülebiliyor.

Daha önce çeşitli vesilelerle bulunduğum ve kontratlar yönetimi yaptığım için tanışma, inceleme ve tanıma şansı bulduğum tüm hukuk sistemlerinde (Türkiye, İngiltere, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, vs.), inşaat kontratlarında, başlangıçta kabul edilen hüküm (default provision), eğer bir hak talebine zemin hazırlayacak şartlar oluşmuşsa veya oluşma ihtimali görünür olmuşsa, bunun vakitlice tebliği ve ispatı tamamen müteahhit sorumluluğundadır. Müteahhit haklı olduğu bir vakada, hak taleplerini doğru kurgu ve araçlarla sergilemediği bir başvuru yapar ve red edilirse, işveren veya mal sahibinin, bu redden dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bir diğer ifade ile, tüm hukuk sistemlerinde, ispat sorumluluğu (burden of proof to the balance of probabilities) müteahhite ait olur ve esasen haklı olan/olabilecek bir müteahhitin hak talebi başvurusunun yanlış kurgulanmış olmasına rağmen, başvurunun yine de kabul edilmesi gerektiğine hiçbir şekilde hükmedilmez.Danışmanlık verdiğim bir endüstriyel projede, sözleşmenin eki olan ‘hesaplama metodolojisi’ dokümanı, yapılan her türlü kazı ve dolgu işlerinin hakedişlere baz olacak hesaplama şeklini tanımlamaktaydı. Müteahhit yaptığı her kazı ve dolguda zarar etmekteydi, zira müteahhitten istenen toprak hareketleri onun beklediği gibi yüzeysel değil, 10 metreye varan derin kazı/dolgulardı ve hesap metodunun verdiği rakamlar ile reel toprak hareketleri arasında, müteahhitin dezavantajına yüksek farklar çıkmaktaydı. Sözleşmede tartışmaya kapalı şekilde verilmiş olan hesap metodolojisine açıkça itiraz edemediği için, proje ekibi, gerçekte bir hak talebi değil, işverenin duygularına hitap ederek birim fiyat revizyonu öngören bir empati daveti hazırlamıştı ve bu daveti kabul edilmezse, sözleşmeden bir şekilde çekilmeyi kendi içinde istişare ediyordu ki bu da müteahhit için olası en kötü sonuçları doğuracak bir senaryo idi.


Esasen, müteahhitin hazırladığı fakat henüz sunmadığı birim fiyat revizyon talebi, uyuşmazlığın ileride gidebileceği, arbitrasyon (tahkim) veya mahkemelerde kendisi aleyhine rahatlıkla kullanılabilecek objektif bir ‘underestimation declaration’ niteliğindeydi.

2 views0 comments
bottom of page